Tıbb-ı Nebevî’nin Modern Tıbba Etkileri

1

İslam coğrafyasında gelişen tıp tarihi ile yakından ilgili olan, İslam ya da peygamber tıbbı olarak anılan Tıbb-ı Nebevî  kavramının aynı zamanda günümüz modern tıbbı ile bağlantısını görmek mümkündür. Nitekim İslam medeniyeti büyük bir medeniyet olarak bilime önem vermiş ve bilimsel faaliyetleri desteklemiştir. Şüphesiz bu medeniyetin önem verdiği bilimlerden birisi de tıp bilimidir. Bu yüzden İslam biliminde tıp bilimin gelişmesini,  MS. 7. ve 8. yüzyıla denk gelen tercüme faaliyetlerinin egemen olduğu bir çizgide ve daha sonra MS. 9.-13. yüzyılları arasında Müslüman tıp adamlarının tıp bilimine özgün katkılarının olduğu dönemde incelemek günümüze olan etkilerini ele almak açısından önemlidir. Aslında  “Tıp ilminin tarihini ilk insan Hz. Âdem ile başlatmak mümkündür.”[1] Bununla birlikte “İslâmiyet öncesinde medeniyetlere beşiklik yapmış olan Mısır, Mezopotamya, Hint, Grek, Çin, Uygur ve Bizans gibi bölgelerde tıp ilmi, dönemin şartlarına uygun olarak gelişmiştir.”[2] Dolayısıyla bilim tarihi ve içerisinde tıp tarihi, tarihsel süreç içerisinde bir ilerleme ve gelişme içinde kendini göstermiştir. “Arap Yarımadası’nda ise İslâmiyet öncesi dönemde şöhrete ulaşmış pek çok doktordan söz edilmektedir. Hâris b. Kelede, Nadr b. Hâris, Dımâd b. Sa’lebe el-Ezdî ve İbn Huzeym bunlardan bazılarıdır.”[3] MS. 9. yüzyılda Hüneyn İbn İshak’ın Yunan tıbbının babası Galen‘in çok sayıda eserini Arapça’ya çevirmiş olması ve bunu izleyen dönemde Müslüman doktorların anatomi, bakteriyoloji, mikrobiyoloji, oftalmoloji, patoloji, farmakoloji, fizyoloji, psikoloji, cerrahi ve farmakolojik bilimler gibi tıbbın çeşitli alanlarına katkıda bulunmaya başlamaları, İslam tıp literatürün oluştuğunun en önemli kanıtıdır. (Burada İbn-i Sîna’nın tıp alanındaki etkilerinin göz ardı edilmeyecek kadar büyük ve etkili olduğunu belirtmek gerekir.) Buradan hareketle İslam dininin yüce kitabı Kur’ân-ı Kerîm, astronomi, jeoloji, botanik gibi çeşitli bilim dallarına temel teşkil eden birçok bilgi verdiği gibi özellikle insan sağlığını ilgilendiren tıbbî konular üzerinde de oldukça önemli bilgiler vermektedir. Peygamberimiz’in (s.a.v.) de sağlıkla ilgili pek çok hadîs-i şerîfleri insan sağlığına verilen değeri gözler önüne sermektedir.  Zira Hz. Peygamber devrine kadar süregelen tıp geleneğinde hastalık ve hastalığın sebepleriyle birlikte şifanın kaynağı ve tedavilere kutsal bir yapı atfedildiği ve özellikle Cahiliye devri dediğimiz İslâm öncesi dönemde hastalıkların teşhis ve tedavisinde büyü, sihir gibi şeylere başvurulduğu görülmektedir.

Tüm bu tarihsel şartlar ve faktörler bağlamında İslam tıbbının kaynağında Kur’ân ve hadislerin varlığı göz önüne alındığında, (Nitekim Tıbb-ı Nebevî’nin kaynağının tecrübeye, dayandığını gösteren araştırmaların varlığından da bahsetmek mümkündür. “Bunların çoğu da Hz. Peygamber’in tıp ile ilgili bütün uygulamalarını vahiyden ve nübüvvet vasfından soyutlamış, beşerî bilgi ve tecrübelere dayandırmışlardır.”[4]) Hz. Peygamber’in tıpla ilgili sünnet ve sözleri temel hadis kaynaklarında genellikle “Kitâbu’t-Tıbb” (كتاب الطب) başlığı altında yer almaktadır. Birçok kaynakta Peygamberimizin  (s.a.v.) kendisinin kullandığı ve kullanmayı tavsiye ettiği bazı tedavi yöntemlerine rastlanmaktadır. Bununla birlikte Kur’ân’da ve hadislerde bulaşıcı hastalıklardan korunma, zararlı yiyecek ve içeceklerden uzak durma, beden temizliği ve vücut sağlığı, dengeli beslenme gibi daha bahsetmediğimiz pek çok konudan bahsedilmektedir.

Elbette ki modern tıp ya da bilimsel tıp denilen tıp ile Tıbb-ı Nebevî arasında hem benzer hem de farklı yönlerin olması doğaldır. Nitekim her çağın getirdiği ve gerektirdiği sosyal, ekonomik, çevresel faktörlerin etkisi şüphesiz bilim anlayışları üzerinde doğrudan etkilidir. Bu anlamda Tıbb-ı Nebevî’nin modern bilimden farkı, onun bir doktor tıbbı olmasından ziyade, Tıbb-ı Nebevî’de ilâhî kaynaklı bir şifa arayışının var olmasıdır. Söz gelimi Kur’ân kalplere ve ruha şifa olduğu gibi nebevî tıp da temiz bedenlere şifa vermek niyetindedir.  Bununla birlikte İslam dininin ibadet ve emirlerini yerine getirmek için sağlıklı bir bedene sahip olma konusundaki tutumu Tıbb-ı Nebevî’nin önemini ortaya çıkarmaktadır. Böylece hastalanınca hekime müracaat ederek tedavi olmak ve tedaviye inançla bağlanmak İslam dininin sağlıklı bir yaşam amacının bir göstergesidir.

Son olarak, içinde bulunduğumuz Korona virüsünün çok fazla can aldığı bir dönemde İslam tıbbının günümüz modern tıp uygulamalarındaki etkisi açıktır. Bunu daha açık olarak ise şöyle göstermek mümkündür:

  • “Bir yerde veba olduğunu işitirseniz, oraya girmeyiniz. Bulunduğunuz yerde veba vukua gelirse, oradan ayrılmayınız.” (Buhârî, Tıbb 30; Müslim, Selâm 92, 94, 98, 100)

Görüldüğü gibi İslam tıbbı, geliştirdiği önleyici-koruyucu tıp uygulamaları ile modern tıbbın günümüzde uygulanmakta olduğu anlayışın temelinde yer alan bir tıp anlayışına sahiptir. Sonuç olarak, Kur’ân-ı Kerîm muhtevası ve içerdiği konular bakımından dini talimlerin yapılması gerektiğini vurgulayan, ahlakı güzelleştirici mahiyete sahiptir. Bu yüzden Kur’ân’da birçok konudan bahsedilmektedir. Bunlardan belki de en önemlilerinden birisi herkesi yakinen ilgilendiren sağlık ve hastalıkla ilgili konulardır. İslam tıbbının kaynağı Kur’ân ve hadislere dayanmaktadır. Ve İslam tıbbı hastalıklardan korunma ve tedavi etme gibi birçok tıbbî konuya önem verir. Peygamberin (s.a.v.), hekimlerde var olması gereken sorumluluklardan bahsetmesi, hastalıkta uzman görüşüne itibar etmesi, temizliğe verilen önem, hastalanmamak için neler yapılması gerektiği konusundaki düşünceleri bunu doğrular niteliktedir. Bununla birlikte günümüzde uygulanan koruyucu hekimlik ve önleyici tıp uygulamalarının kökeninde İslam tıbbını bulabilmek mümkündür. Bu anlamda günümüz modern tıbbına etkileri bakımından İslam tıbbı oldukça önemli bir konumdadır. Nitekim bulaşıcı hastalıklardan korunma, yiyecek, içecek, beden temizliği, beslenme gibi konularda vücut sağlığını korumak İslam’ın emri, Müslümanların da üzerine düşen görevlerindendir. O halde İslam tıbbının temelinde olan, yani “sağlıklı insan sağlıklı toplum” şeklinde karakterize edilen hedef modern tıbbın da amacını oluşturmaktadır.

Kaynakça

[1] Veli Atmaca, “Tıbb-ı Nebevî Edebiyatının Doğuşu Ve Gelişmesi (Bibliyoğrafya Denemesi)”, Hikmet Yurdu, 2013, c: VI, sayı: 11, s. 39-74.

[2] Ahmet Ağırakça, İslâm Tıp Tarihi, Çağdaş Basın Yay., İstanbul 2004, s. 47-70.

[3] Mahmut Denizkuşları, Peygamberimiz ve Tıp, Doğuş Yay., İstanbul 1981, s. 11; Ağırakça, İslâm Tıp Tarihi, s. 76-79.

[4] Veli Aba, “Tıbb-ı Nebevî -Kaynağı ve Bağlayıcılığı, Endülüs Yay.,“İstanbul 2019;Tıbb-ı Nebevî Bağlamında İlâhî Şifânın Kaynağı ve Değeri Üzerine Teolojik Değerlendirmeler, s.115.

1 YORUM

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here