Bir Mektubun Çözdüğü Kördüğüm

0

Rahmetli Ali Osman Koçkuzu hocamız, son devir Konya ulemasından Fahreddin Kulu’nun hayatını, şiirlerini, mektuplarını yayımlamıştı “Haydin Basalım İzlere” namıyla. Özellikle mektuplar üslubu ve muhtevasıyla çok dikkatimi çekmişti. Aile bireylerinin tahsil durumlarından, bağ bahçe işlerinden, komşulardan, doğum-ölüm haberlerinden söz eder, hatta askerdeki “nuriaynim” diye hitap ettiği mahdumunun ibadet hayatıyla ilgili sorunlarına fetvalar verirdi, bu mektuplarda Fahreddin Kulu. Zaman zaman, özellikle ders aralarında mektupları tekrar tekrar okurdum.

Eserin yayımlanmasından birkaç yıl sonra idi, bir gün derse giderken kitabı da aldım ve öğrencilere iki mektup okudum. Ardından mutlaka aileleriyle mektuplaşmalarını tavsiye ettim. “Yüzüne söyleyemedikleriniz, hissettiğiniz fakat ifade edemedikleriniz için mektup çok elverişlidir, her şeyi ifade edebilmenize imkân sağlar” dedim.

Dönemin son dersinde öğrencilerden dönemle ilgili görüş ve önerilerini alırım, yazılı olarak. Cesaretle değerlendirmede bulunabilmeleri için isimlerini yazmalarına gerek olmadığını da tembihlerim. Yine aynısını yapıp hayır temennisiyle ve helalleşerek dönemi bitirdik.

Ders çıkışında odama gittim ve heyecanla değerlendirme notlarını okumaya başladım. Sıra bir kâğıda geldi. Kâğıdın sonuna ismini ve numarasını da yazan öğrencimiz, dersle ilgili birkaç hususa işaret ettikten sonra özetle ve mealen şunları yazmıştı:

“Hocam size ömrüm boyunca dua edeceğim. Derste öğrettikleriniz bir yana, hani bir gün bize Fahreddin Kulu’nun mektuplarından okumuş ve mutlaka ailelerinize mektup yazın, demiştiniz. O gün ben babama mektup yazdım. Çok geçmeden babamdan cevap geldi. Sonra ben yazdım, babam yazdı ve böylece epey mektuplaştık. Bilir misiniz, biz babamla hiç iyi değildik. Aramızda adeta baba-kız ilişkisi hiç yoktu. Fakat mektuplar sayesinde karşılıklı duygularımızı ifade imkânı bulduk ve elhamdülillah şimdi o kadar iyiyiz ki! Beni babamla, babamı benimle buluşturduğunuz için sizden Allah razı olsun.  Son nefesime kadar size dua edeceğim.”

O kadar mutlu oldum ki! Hamd ettim Rabbime, şükrettim.

Şimdi alın kalemi elinize ve ailenize mektup yazın. Benden de selam edin.

Ha bir de, sakın kaybetmeyin mektupları. En değerli hazinenizdir onlar.

Önceki İçerikFuzûlî’nin Edebî Kişiliğine ve Türkçe Divanına Dair
Sonraki İçerikTevhide Çağrı
Ordu İmam Hatip Lisesi (1988) ve Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden (1993) mezun oldu. Harran Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslâm Hukuk Anabilim Dalı’nda araştırma görevlisi olarak akademik hayata başladı (1993-1996), ardından mezun olduğu Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ne döndü (1997). Bir yıl süreyle (1999) Ürdün Üniversitesi’nde dil eğitimi aldı ve sahasıyla ilgili araştırmalarda bulundu. 2001’de doktor, 2005’te doçent, 2011’de profesör oldu. Temmuz 2013-Temmuz 2016 arasında Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi dekanlığı görevinde bulundu. Hâlen Necmettin Erbakan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde İslâm Hukuku öğretim üyesi olarak çalışmaktadır.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here