Türk şiirinin son yüzyılına damgasını vuran şairlerden birinin Necip Fazıl olduğu ve onun şiirlerinin toplandığı temel kitabın Çile ismini taşıdığı bilinmektedir.
İlk baskısı 60 yıl önce 1962 yılında İstanbul’da Bedir yayınevi tarafından yapılan Çile’nin Takdim yazısının ilk başlığı olan ‘ Şiirlerim ve Şairliğim’in, ilk cümlesi şudur: “Şairliğim oniki yaşımda başladı”. Bu tesbite göre bundan 105 yıl önce 1917 tarihinde başlayan şiir yolculuğu, 65 sene aralıksız devam etmiş ve 1983 yılının Mayıs ayında bütün mehabetiyle son limana yaklaşmıştır.
Elimizdeki Çile’nin bir özelliği de her beytin ve şiirin sonunda yazılış tarihinin bulunmasıdır. Bu yazıda uzun ve çileli bir ömrün son beş ayında insanlık ve sanat âlemine armağan edilen mısralar bir araya getirilmiştir. Büyük bir şairin son demlerinde demlediği his, fikir, yorum ve düşüncelerini bir celsede okuyarak son mısraları ile son anlarını anlamaya, hissettiklerini hissetmeye çalışalım.[1]
*
ÇOCUK
Annesi gül koklasa ağzı gül kokan çocuk
Ağaç içinde ağaç geliştiren tomurcuk
Çocukta uçurtmayla göğe çıkmaya gayret
Karıncaya göz atsa “niçin nasıl” ve hayret
Fatihlik nimetinden yüzü bir nurlu mühür
Biz akıl tutsağıyız çocuktur ki asıl hür
Allah diyor ki “geçti gazabımı rahmetim”
Bir merhamet heykeli mahzun bakışlı yetim
Bugün ağla çocuğum yarın ağlayamazsın
Şimdi anladığını sonra anlayamazsın
İnsanlık zincirinin ebediyet halkası
Çocukların kalbinde işler zaman rakkası
*
YÜK
Bu yük senden Allah’ım, çekeceğim, nâçârım!
Senden sana sığınır, senden sana kaçarım
*
ANLAMAK
Anlamak yok çocuğum, anlar gibi olmak var
Akıl için son tavır, saçlarını yolmak var..
*
PEYGAMBER
Sende insan ve toplum, sende temel ve bina
Ne getirdin götürdün, bildirdinse âmennâ!..
*
SOFRA
Doymayan nefs, gözünü kara toprak doyursun!
Soframıza açlığı besleyenler buyursun!
*
ALLAH DOSTU
Allah dostu odur ki nefsine tek pay biçmez
Kırk yıl bir ekşi ayran özler de onu içmez
*
KAVANOZ
Bir cümbüştür kopsa da gece yakamozlarda
Münzevi balıklarız ayrı kavanozlarda..
*
İNSAN
İnsan bir mes’ut zâlim, insan bir mağrur câhil
Tekne kırık su azgın ve kayıplarda sahil..
*
GEÇİLMEZ
Bu kapıdan kol ve kanat kırılmadan geçilmez
Eşten, dosttan, sevgiliden ayrılmadan geçilmez
İçeride bir has oda yeri samur döşeli
Bu odadan gelsin diye çağrılmadan geçilmez
Eti zehir, yağı zehir, balı zehir dünyada
Bütün fani lezzetlere darılmadan geçilmez
Varlık niçin, yokluk nasıl, yaşamak ne topyekün?
Aklı yele salıverip çıldırmadan geçilmez
Kayalıklı boğazlarda yol arayan bir gemi
Usta kaptan kılavuza varılmadan geçilmez
Ne okudun, ne öğrendin, ne bildinse berhavâ
Yer çökmeden yer iki şak yarılmadan geçilmez
Geçitlerin, kilitlerin yalnız O’na şifresi;
İşte işte o eteğe sarılmadan geçilmez!
*
KADIN
Kadından kendisine olmayanı isteriz
Hasret yerinde kalır ve biz çekip gideriz..
*
GEÇTİ
Geçti geçti mevsimler..
Süpürüldü takvimler
Gidenlerden kalan şey;
Duvarlarda resimler,
Mezarlarda isimler..
Geçti, geçti mevsimler..
Hani eski iklimler?
Has ekmekte dilimler
Hey gidi zamane hey!
Tesellisiz ilimler,
Adaletsiz taksimler..
Hani eski iklimler?
*
RAMAZAN
Ramazan mübarek ay, müminlerin balayı
Hatırla der, suyu bal kaybedilmiş sılayı..
*
KAMIŞ
Ben gurbet rüzgârının üflediği kamışım
Bir su başında mahzun yapayalnız kalmışım.
*
VEHİM
Her şey kesik ve kopuk, zaman tutamaz lehim,
Mazi, albümde hayal, istikbal kalpte vehim..
*
KALMADI
Yıkılan sarayımdan tek bir nakış kalmadı
Dışa mıhlandı gözler, içe bakış kalmadı.
*
KOŞU
Hakikat değişiyor daha bitmeden cümle
Koşuyorum yetişmek için bütün gücümle..
*
ECEL
Yetişir boğuştuğum gece gündüz ecelle;
Allah Rahim ve Rahman Allah azze ve celle..
*
CEHENNEM
Ateş beni yıkayan, yuyan emziren annem!
Bir arınma kurnası olsa gerek cehennem
*
LATİF
Eşya latifleştikçe göze görünmez olur;
Solucan kanat taksa yerde sürünmez olur
*
KELİME
İman, ihlas, vecd ve aşk bunlar birer kelime
Kelimeyi boğardım verselerdi elime..
*
BİR
Varlık yalnız Bir’dedir, toplam, bölüm hep birde..
Devam eden yalnız bir, sayıda dört tekbirde..
*
SAYILAR
Sayılar yalnız Bir’in kendi dalgalanışı,
Sayılar kemmiyetin keyfiyeti anışı..
*
HÂTIRA
Renk renk hâtıralarım oda oda silindi
Anne kokan bir Türkçem vardı o da silindi
*
İHTİZAZ
Renkte, seste, ışıkta her şeyde bir ihtizaz
Her şeyde bir titreşim, zikir, fikir ve niyaz
*
YENİ
Tohum çatlar da bilmem, kafa nasıl çatlamaz?
Yeni odur ki solmaz, pörsümez, bayatlamaz.
*
AŞK
Allah Resûl aşkıyla yandım, bittim, kül oldum!
Öyle zayıfladım ki, sonunda herkül oldum.
*
OYUNCAK
Kırıldı oyuncağım, artık bir daha gülmem;
Toz olur, toprak olur, duman olurum ölmem!
*
O ERLER Kİ
O erler ki gönül fezasındalar
Toprakta sürünme ezasındalar
Yıldızları tesbih tesbih çeker de,
Namazda arka saf hizasındalar
İçine nefs sızan ibadetlerin
Birbiri ardınca kazasındalar
Günü her dem dolup her dem başlayan
Ezel senedinin imzasındalar
Bir an yabancıya kaysa gözleri
Bir ömür gözyaşı cezasındalar
Her rengi silici aşk ötesi renk
O rengin kavuran beyzasındalar
Ne cennet tasası ve ne cehennem
Sadece Allah’ın rızasındalar
*
Son Şiir
ZEHİR
Çocukken haftalar bana asırdı;
Derken saat oldu derken saniye
İlk düşünce, beni yokluk ısırdı
Sonum yokluk olsa bu varlık niye?
Yokluk, sen de yoksun bir var bir yoksun!
İnsanoğlu kendi varından yoksun..
Gelsin beni yokluk akrebi soksun!
Bir zehir ki hayat özü faniye..
(Mayıs 1983)
Not:
[1] Çile’nin Eylül 2005 YKY baskısı kullanılmıştır.