İsmail Fennî Ertuğrul

0

Vefatının 75. yıl dönümü vesilesiyle…

 

1855 yılında –bugün Bulgaristan sınırları içinde kalan- Tırnova’da doğdu. Fatih Türbedârı Ahmed Amîş Efendi (ö.İstanbul 1920)[1] olarak tanınan zat, Tırnova Sıbyan Mektebinde öğretmeni, daha sonraki yıllarda tasavvufî anlamda mürşidi oldu. Bir asra yaklaşan ömrünü 29 Ocak 1946’da İstanbul’da tamamladı ve Eyüpsultan mezarlığına defnedildi.

Tanzimat dönemiyle birlikte Batı’dan esen materyalist ve pozitivist rüzgârlara karşı kelâm ve kalemiyle mücadele eden önemli şahsiyetlerden biri de İsmail Fennî’dir.[2] Tanzimat döneminde yetişen Cumhuriyet döneminde de eser vermeye devam eden İsmail Fenni, mücadelesini sağlam bir zeminde sürdürebilmek için Batı dilleri ve felsefesini de öğrenmek için Felsefe Lugati kaleme alacak derecede büyük bir gayret göstermiştir. Bir taraftan dinî/ahlâkî hayatı tehdit eden bu maddeci zihniyete karşı Maddiyun Mezhebinin İzmihlâli isimli eserini kaleme alırken diğer taraftan tasavvufî düşünceyi tesirsiz hale düşürmek için çaba harcayan eski-yeni kitaplara/makalelere de Vahdet-i Vücud ve Muhyiddin Arabî adlı kitabı yazmıştır.

Telif tercüme birçok esere imza atan İsmail Fenni, 9050 ciltlik kütüphanesini Bayezid Devlet Kütüphanesine, Cağaloğlu ve Büyükada’da bulunan evlerini, basılmamış eserlerini ve bütün kitaplarının basım haklarını ise Darüşşafaka’ya[3]  bağışlayarak öbür aleme intikal etmiştir.

 Basılmış olanlar:

1-Lugatçe-i Felsefe. [İstanbul, 1341]

2-Maddiyyun Mezhebinin İzmihlali.[4](LutwigBüchner’in madde ve kuvvet isimli eserine reddiye). [İstanbul, 1928] [5]

3-İzâle-i Şükûk (Duzî’nin İslam Tarihi’ne reddiye). [İstanbul, 1928]

4-Vahdet-i Vücud ve Muhyiddin Arabi. [İstanbul, 1928][6]

5.Küçük Kitapta Büyük Mevzular.[İstanbul, 1934][7]

6-On Fasıl Nota.

Yazılmış olanlar:

1-Hürriyet (Stuvart Mill’in meşhur eserinin tercümesi),

2-Telhis-i Usul-i Maliye.

3-Asr-ı Hâzır Maddiye Mezhebi (Poul Jenat’in eserinin tercümesi)

4-Hayat ve Madde(Monizm mezhebinin reddi hakkında yazılan eserin tercümesi)

5-Türkiye Tarihi. (İngilizce Umumi Tarihinin Türkiye’ye ait olan kısmının hülasasıdır ki buna müsteşrik Vanbery’nin, 19’uncu Asırda Türkiye isimli eseri de ilave edilmiştir.)

6-Dürretü’l-yetîme (İbn Mukaffa’nın ahlak ve edebe dair eserlerinin Arapça aslından tercüme).

7-Hey’et-i İçtimaiye ve Hayatta Muvaffak Olmak İçin Malumat-ı Ameliye

8-Les Essais Tercümesi

9-Hadîka-i Zerâfet

10-Asupus(İngiliz Çocuk Masalları)

11-Gülzâr-ı Emsâl (Muhtelif lisanlarda yazılmış olan masalların tercümesi.)

12-Envar-ı Hakikat  (Batılı yazarların İslâm aleyhindeki iddialarına cevaptır.[8]  Fenni’nin en mühim eserlerinden biridir.[9])

Vahdet-i Vücud ve İbn Arabî

Harf devriminin yapıldığı sene eski harflerle basılan eser, 320 sayfa olup altı bölümden meydana gelmiştir. Birinci bölüm Vahdet-i vücudun aslı ve hakikati, ikinci bölüm Vahdet-i vücudun dayandığı deliller, üçüncü bölüm Panteizm ile vahdet-i vücudun farkları, dördüncü bölüm Vahdet-i vücuda yapılan itirazlar ve cevapları, altıncı bölüm Fütühât-ı Mekkiyye’de ileri sürülen bazı görüşler, son bölüm ise İbn Arabî’nin hayatı ve eserlerine tahsis edilmiştir.

Kitabın büyük kısmı konuya yönelik olarak yapılan itirazlar ve bunlara verilen cevaplara tahsis edilmiştir. Sadeddin Taftazanî’ye nispet edilen risaledeki 15, Ali Kârî’nin risalesindeki 24 itiraz geniş bir şekilde cevaplandırıldıktan sonra İbn Teymiye’nin itirazlarına sıra numarası verilmeden genel olarak açıklamalar yapılmıştır. İbn Teymiye’nin son bölümde yer almasının sebebini de yazar, “eserlerini zamanında temin edememek” olarak izah etmiştir.

Eserin ilk satırlarında telif sebebinin gerekçeleri var: “Ulemâ-yı kirâmımızdan bir zümrenin vahdet-i vücuda kâil olanlar ve bilhassa Muhyiddin-i Arabî hazretlerine karşı bir hiss-i nefret ve husumetle mütehassis olduklarını gördüm. Bunun esbabını anlamak için içlerinden bazılarıyla mübahasede bulundum. Bunların vahdet-i vücud meselesini lâyıkıyla tedkik etmediklerine ve bunu vücudiyye (panteizm) mezheb-i felsefisinden ibaret bildiklerine yakîn hâsıl ettim…”.

Düşünce tarihimizin en mühim tartışmalarından biri olan vahdet-i vücud meselesi hakkında ileri sürülen karşılıklı fikir ve reddiyeleri bir noktaya kadar normal karşılamak gerekir. Çünkü insanoğlu aynı metinden farklı anlamlar çıkaran bir zihin yapısına sahiptir. Ancak bazan fikirler tartışılırken “tartışma sınırları” aşılmakta muhatabı tahkir, hatta tekfir etmenin yolları aranmaktadır. Bitmez tükenmez tartışmaların bir mühim sebebi de aynı terimlere değişik kültür ve coğrafyalarda yüklenen farklı anlamlardır. Bütün bu konulara objektif bakabilen insanlar ise hakikate daha emin yollarla soğukkanlı bir şekilde yaklaşabilmektedir. Bize göre İsmail Fenni Ertuğrul bu guruba giren düşünürlerden biridir.

Yazar, vahdet-i vücud anlayışına ve İbn Arabî’nin düşünce tarzına yönelik olarak yapılan itirazlara cevap verirken kullandığı kaynakların başında şüphesiz Kur’an-ı kerim ve Hadis-i şerifler gelmektedir. İkinci grup kaynaklarını tasavvufî şahsiyetlerin eserleri, nihayet Batı’lı düşünürlerin yorumlarıdır.

İbn Arabî’nin Fütühât-ı mekkiyye ve Fusûsu’l-hikem’i başta olmak üzere diğer risalelerinin yanında Fusûs şerhleri de zaman zaman başvurduğu kaynaklar arasındadır. Gazzalî, Geylânî, Suyutî, Ebu’l-Feth Mekkî, İsmail Hakkı Bursevî, Necmeddin Kübra, Molla Camî, İbn kemalpaşazâde, Devvânî, Firuzabâdî, Fahreddin Razî, CemâluddinHindî, Celâleddin Rumî, Gelenbevî, İmam Rabbânî, Muhammed Abduh, İbn Rüşd… zaman zaman fikir ve yorumlarına başvurulan yazarlar arasındadır.

Eserde ismi geçen Batı’lı ilim ve fikir adamlarından bazılarının adı şöyledir: Plotin, Bruno, Kant, Spinoza, Hegel, Fichte, Spencer, Gustav Le Bon, Alfred Binet, Diderot, Emile Fague, Saint Paul.

Eserin son cümlesi bizim de son cümlemiz olsun: “Maksad-ı âcizânemiz ihvan-ı dinimizden bir kısmını bu veçhile dalalet ve hüsrandan vikaye etmekten ibarettir. Cenâb-ı Hâdi-i mutlak cümlemize Tevfik ve hidayet ihsan buyursun!”

Doğumuna Tarih

Geldi dokuz heceyle tarih:

“İSMAİL FENNÎ ERTUĞRUL BEY”  1855

 

Kaynakça:

[1] Vefatının 100. yılında o ve ondan istifade eden büyüklerimizi anma programları oldu mu?

[2] Bu konu için bk. S.H. Bolay, Türkiye’de Ruhcu ve Maddeci Görüşün Mücadelesi, İstanbul,1966

[3] Öksüz ve yetim Müslüman çocukları okutmak için Cemiyet-i Tedrisiyye-i İslâmiyye tarafından yaklaşık 150 yıl önce 1873 yılında İstanbul’da kurulan ve halen eğitim ve öğretime devam eden kurum. Geniş bilgi için bk. DİA ilgili md.

[4]Nşr. Abdülhalim Kılıçsoy, İstanbul 1996.

[5]Elmalı’lı Muhammed Hamdi Yazır, (ö.İstanbul 1942) Kamer suresinin ilk ayetini tefsir ederken bu eserden yaptığı iktibasa şu cümle ile başlamıştır: “ Zamanımızda basılan en güzel eserlerden Maddiyyun Mezhebinin İzmihlâli nâm kitabında  Bay İsmail Fenni mucizâta dâir yazdığı  şayân-ı istifâde ma’lumât sırasında  Şeyh’in (Muhyiddinİbn Arabî’nin) bu sözlerine temas ederek şöyle bir mütalaada bulunmuştur..” Hak Dini Kur’an Dili Yeni Mealli Türkçe Tefsir. İstanbul,1936,c.6/4634

[6]Nşr.M. Kara,İstanbul 2020.

[7]Nşr. Kâmil Yılmaz, İstanbul 1976

[8] Eseri Osman Nuri Ergin, bazı notlarla birlikte Hakikat Nurları adıyla neşretmiştir. İstanbul 1949 .Hayatı ve eserleri için ayrıca bk. İ. Kara,Türkiye’de İslâmcılık Düşüncesi,İstanbul,1987,c.ıı.,s,137 vd.

[9] 1966 yılında İstanbul İmam Hatip Okulunda öğrenci iken bu eser öğrencilere hediye edilmiştir. Saklıyorum.(M.K.)

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here